“Uyan ve empati kur!”

DJ İpek ve Petra Nachtmanova ile Sohbet

Advertisement

Berlinli müzisyenler İpek İpekçioğlu ve Petra Nachtmanova eski Türk halk müziğine olan sevgilerini vurguladılar ve beraber bir şarkı yaptılar. Bu şarkı Kasım ayında Berlinli müzik şirketi Katermukke tarafından yayınlandı. Bir kahve için DJ ve bağlama sanatçısıyla Neukölln’deki stüdyolarında buluştuk.

İpek, sen DJ’sin ve Petra bağlama çalıyor. Aslında müzikleriniz birbirinden çok farklı. Nasıl tanıştınız?

İpek: Lützowplatz, Schöneberg’deki bar için teklif almıştım. Orada ilk defa karşılaştık ve hatta beraber spontane bir şarkı yaptık. O bağlama çalınca Uyan Uyan adlı şarkıyı onunla kaydetmek istediğim fikri geldi bana. ‘Ötme, bülbül, ötme’ dizesi benim için inanılmaz nostaljik. Eski şarkıları belli bir saygıyla çalmak, söylemek için Petra doğru kadın. Şarkının ritimlerini daha sonra yarattım.

dj-ipek-mit-petra-nachtmanova-michael-kuchinke-hofer-0990

Bu şarkının sizin için özel bir anlamı var mı?

Petra: Şarkı Pir Sultan Abdal’ın, 15. yüzyıldan alevi bir ozan. Direnişin ve sıradan vatandaşların haklarının savunucusu. Bu şarkısında başkalarıyla paylaştığı acısını anlatıyor. Ancak acı o kadar kuvvetli ki zamanında dağlara çıkıp, 40 gün boyunca kendini geri çekip bir çileci gibi yemek yememiş.

İpek: Kasıtlı kaçınması ve sosyal reddi ile fazlasıyla insancıl, neredeyse ekolojik bir şarkı. Aynı zamanda acıyı paylaşmak gerektiği ve yalnızlığa kaçmamayı savunuyor. Pir Sultan Abdal bir ozandı. Öykülerini bir köyden diğerine götürdü ve bu şekilde şarkıları ağızdan ağıza ulaştı.

dj-ipek-mit-petra-nachtmanova-michael-kuchinke-hofer-3

 

Şarkınızın belli bir mesajı var mı?

İpek: Evet, Pir Sultan Abdal’ın şarkısı bu tabii ama bizim için tüm kültürleri ve dinsel çeşitliliğiyle Türkiye’yi temsil ediyor. Bu nedenle insan kendini bu kadar yakın hissediyor şarkıya. ‘Uyan! Empati kur!’ demek istiyoruz. Bence Türk şairler ve felsefeciler söyleyecek çok şeyleri olmasına rağmen batı kültüründe gereken ilgiyi görmüyorlar.

Petra: Benim için iki mesajı var hatta; ‘Uyan, Türk müziği de var. Uyan, paylaşılabilecek acı var.’. Halk şiiri ağızdan ağıza aktarıldığı için bu şarkının bir çok versiyonu var. Bu gelenek anca son yüz yıldır kaleme alınıyor, kaydediliyor. İşin güzeli, en sonunda şarkının bambaşka bir versiyonunun ortaya çıkabilecek olması.

Berlin, kendimi iyi hissettiğim ve özgür yaşayabildiğim bir yer. Bu nedenle mi taşındınız Berlin’e?

Petra: Evet, tam olarak bu, Berlin’i yaşamaya bu kadar değer kılıyor. Her şeyden önce burada kimlik krizimizi otantik bir şekilde yaşayabiliyoruz. Sonuçta bizim sanatımız bir çeşit kimlik krizi, şarkımız da öyle. Ama bu uygun. Ben sadece kendi kimlik krizimden konuşabilirim. Ne olduğunu, nereden geldiğimi, nerede ve hangi dil bölgesinde yaşadığımı anlamam uzun sürdü. Kim oldukları sorusuna genelde insanlar kısa bir açıklama istiyorlar.

İpek: Müzikte daha çok elektronikçi mi yoksa gelenekselci mi olduğumu hep kendime yeniden sorarım. İnsanların müzikal beklentilerine, dinlemek istediklerine uymuyorum. Müzikal kimlikle çok oynuyorum ve bu birçok insana uymuyor. Petra’da çok değerli bulduğum bir şey, samimiyeti. Örneğin, bu aynı zamanda dürüstlük ve doğruluk demek.

Petra: İnsan halk müziğiyle, yani kaydedilmemiş bir müzikle çalışıyorsa, insanlarla görüşmek gerektiğini öğreniyor. Sonuçta bu liriklerin yazılı olduğu hiçbir kitap yok. İpek gibi insanlar olmazsa bu müzik kaybolurdu. Dünyadaki en güçlü bitki bile olsan, altında toprak yoksa çiçek açamazsın. Besleyici bir toprağa ihtiyacın var.

İpek: Enerji de çok önemli. Şarkının videosunu Emrah Gökmen ile çektik, kendisi çok iyi bir müzisyen ve Berlin Sanat Üniversitesi’nde okuyor. Farklı mekanlarda -bir kısmı bu gün artık yok. çok güzel çekim günlerimiz oldu. Örneğin eskiden yanmış olan Berlin-Britz’deki Blub Havuzunda. İki hafta sonra havuz tamamen yıkıldı.

dj-ipek-mit-petra-nachtmanova-michael-kuchinke-hofer-0930
dj-ipek-mit-petra-nachtmanova-michael-kuchinke-hofer-0996

Kater Blau’da seni daha sık dinleyebilecek miyiz İpek?

İpek: Eskiden öncel kulüp olan KaterHolzig’de çalmıştım; ama ben bir Kater yerlisi değilim. Bana sorarlarsa seve seve yaparım! (gülüyor) Kater Blau’un atmosferi çok rahat, serbest ve yaratıcı olduğu için seviyorum. Katermukke müzik şirketininyayınladığı ilk Türk kökenli yapımcı olduğumdan mutluluk da bir gerçek benim için. Kuir olarak yaşadığım için şarkıda sembollerin de rolü var. İki yıl üst üste Türkiye’de onur yürüyüşleri yasaklandı, bu nedenle hem LGBTQ bayrağını hem kalp şeklini kullanıyorum. ‘Uyan Uyan’ şarkısının klipinde translar da yer alıyor ve çeşitliliğin önemi var. Toplumun nasıl tepki verdiğini inceliyoruz hep. Kimseyi sinirlendirmek istemiyoruz bu nedenle dikkatli ve saygılı davranıyoruz.

Türkiye’de bu günlerdeki politik olaylara karşı hisleriniz nelerdir?

İpek: İstanbul’un inanılmaz değişeceğinden ve bir mono kültüre dönüşmesinden korkuyorum. İstanbul’u seviyorum. Türkiye’yi seviyorum. Bir beyin göçü söz konusu, akıllı insanlar göç ediyor, Almanya’ya da. Bu durum da bir çeşit politik izolasyona neden oluyor.

Burada, Almanya’da ise mülteci yurtları yanıyor; ama Almanya sadece ‘endişeli’. Evini, ailesini, çocuklarını kaybetmiş milyonlarca mülteci biraz rahata kavuşabilmek için şimdi Avrupa’nın veya Türkiye’nin bir karara varmasını bekliyor.

Petra: Tüm bu acıya, kötülüğe rağmen müzik şifalı olabilir. ‘Uyan Uyan’da çok fazla sevgi var. Bir çeşit doğal meditasyon bu şarkı. Şair dinlerken düşünmeni de istemiş.

İpek: Biz bunu herkes için dinlenebilir yapmak istedik, örneğin sadece elektronik müzik dinleyenler için değil. Videomuzu herkesin anlayabilmesi için Almanca, İngilizce ve Türkçe altyazı ile sunacağız.

Birçok insan dünyanın değişimi konusunda endişeli ve hatta dayanamıyorlar. Bu nedenle de kendilerini sanal bir dünyaya izole ediyorlar. Tüm bunları bu şarkıda ifade edebiliyorsun. O kadar çok şeyle ilgili ki; ölüm, sevgi, feminizm, ekoloji, hümanizm, arkadaşlık, özgür irade ve özgürlük…

Yazı: Yasemin Altınay
Çeviri: Yonca Lina Çopuroğlu

Follow uns
on Instagram!