adressarrow-left Kopiearrow-leftarrow-rightcrossdatedown-arrow-bigfacebook_daumenfacebookgallery-arrow-bigheader-logo-whitehome-buttoninfoinstagramlinkedinlocationlupemailmenuoverviewpfeilpinnwand-buttonpricesine-wavetimetwitterurluser-darwinyoutube
Toplum & Hİkayeler

”Bize modern Robin Hood diyorlar”

İstanbul’dan bir geri dönüşüm projesi

Paylaşmak mutluluktur. İstanbul’dan Sinem ve Murat Asılcan için bu kesinlikle doğru. İkisi İstanbul’un fakir semtlerinden Balat’da bir sosyal proje başlattılar. Eşyaları geri dönüştürüp, sonrasında muhtaç olanlara dağıtıyorlar. Balat’daki Hobbit House’u ziyaret ettik.

hobbit-house-balat

Sinem, Murat; eviniz kıyafetlerle, kitaplarla, eski resimlerle, kaselerle dolu… Size bunları kim getiriyor ve bunlarla ne yapıyorsunuz?

Murat: Burada bütün gördükleriniz kullanılmış. Ya biz topluyoruz ya da insanlar bize bozuk olan veya artık kullanmadıkları eşyaları kendileri getiriyor. Biz onları düzeltiyoruz ve fakir çocuklara ve ailelerine iletiyoruz.

Sinem: Geçen aylarda mahalledeki çocuklara böylece haftada beş bine yakın kıyafet, oyuncak ve kitap dağıtmayı başardık.

İstanbul’un eski, güzel semtlerinden Balat’ta, büyükşehir gürültüsünden uzak, bir ev tuttunuz. Projenizle tam olarak neden buraya geldiniz?

Murat: Balat çok fakir bir semt. Burada çokça Suriyeli mülteci, Ermeni – ve en önemlisi bir sürü de fakir çocuk yaşıyor. Projemizle özellikle onlara destek olmak istiyoruz. Bize benzer şekilde çalışan çoğu vakıf ve dernek genelde bayramlarda, mesela Ramazan Bayramında yada Kurban Bayramında bağış topluyorlar. Baştan aşağıya giyimini karşılamak için çocuk başı aşağı yukarı yüz elli lira istiyorlar. Böylece belki kırk veya elli çocuğa yardım ediyorlar. Bizim projemizle çevremizdeki insanların duygularına seslenmek istiyoruz. Bir nevi devamlı geri dönüşüm yani.

Hobbit House – Projenizin ismini nasıl buldunuz?

Murat: Evimiz o kadar küçük ki girişte insanlar kafalarını eğmek mecburiyetinde. Hobbitler bir metre boyunda, sakin yerlerde, birbiriyle barış içinde yaşayan, insan görünümlü yaratıklardır. Ve en önemlisi iyi bir kahvaltıyı seviyorlar, tıpkı bizim gibi (gülüyor).

Siz fazlası olanlardan alıp fakirlere veriyorsunuz. Modern Robin Hood gibi birşey misiniz?

Sinem: (gülüyor) Evet, insanlar bize modern Robin Hood diyor. Ama aslında Robin Hood olan biz değil, bize eşyaları getiren insanlar.

Hala nelere ihtiyacınız var veya hangi eşyalarla size gelelim?

Murat: En çok bebek giysilerine, oyuncaklara yada çocuk kitaplarına ihtiyacımız var. Türkiye’nin o kadar çok fakir çocuğu var ki.

Evinizde başka ne sunuyorsunuz?

Murat: Açık gardırobumuzun yanı sıra ayrıca açık kütüphanemiz de var. Çocuklar buraya gelip okuyabilirler, yada yemek yiyebilirler ve oyun oynayabilirler. Herkes buraya gelmeye ve çocuklarla bir şeyler üretmeye davetli. Böylece bir sürü yeni şey öğreniyorlar ve topluma entegre oluyorlar. Öğretmenler de bize gelip çocuklara ödevlerinde yardım ediyorlar veya onlarla el işleri yapıyorlar.

Sinem: Ayrıca kafemizde organik kahvaltı da sunuyoruz. Bunun için sırf ev yapımı, taze malzemeler kullanıyoruz. Kafemizin gelirinin yarısı sosyal projelerimize gidiyor. Bunun sayesinde örneğin bir aile adına oğullarının sünnet düğününü karşılayabildik. Bir başka aile çocuğunu okula gönderebildi.

Türk medyasında burada, Balat’taki, sokak festivaliniz hakkında da haber yapıldı…

Sinem: Evet, özel bir gündü! Balat’taki çocuklar için ilk sokak festivalini düzenledik. Tamamı sadece komşularımızın dayanışmasıyla gerçekleşti, tek bir kuruş harcamadık.

Murat: Mesela bir komşumuz üç yüz muffin yaptı, başkaları çocuklara oyuncak bebekler veya oyunlar getirdiler. Ben peruk ve palyaço burnu taktim, çok eğlendik biz. Ve tabii ki çocuklar da (gülüyor).

Bize projenizin nasıl başladığından bahsedin.

Murat: Geri dönüşüm projesi ”Atıklardan kurtul/Paylaş kurtul” ile başladık. Kapı kapı dolaşıp insanlara kurtulmak istedikleri eski eşyaları olup olmadıklarını soruyorduk. Fikrimiz yeni bir geri dönüşüm kültürü üretmekti: Eski eşyalarını başkalarıyla paylaşarak ve böylece başkalarına iyilik yaparak yok edebilirsin. Paylaşmak mutluluktur!

Sinem: Çoğu kişi paylaşıp yok etme fikrimizi beğendi ve hızlı bir şekilde destek aldık. Kanal D, Hürriyet ve Akşam gibi yayın organları gibi Türk medyası da hakkımızda haber yaptı. Bize ”Balat’dan gelen geri dönüşüm çifti” diyorlar (gülüyor). Büyük onay ve büyük yardımcı sayısı sayesinde eşyalar için artık para istememize gerek yok, ihtiyacı olanlara hediye edebiliyoruz.

 

hobbit_house-balat_inside

Siz ikiniz nerede tanıştınız?

Sinem: Biz tam çerin çöpün ortasında tanıştık (gülüyor), sabah sabah, Bomonti bira fabrikası arazisinde bir bit pazarında. Daha karanlıktı ve sadece el feneri ışığında bir şey görülebiliyordu. Tam elimi bir antik kolyeye doğru uzattığımda, arkadan başka bir el daha çıktı ve o da [kolyeye] uzandı. Ben kolyeyi bıraktım ve yürümeye devam ettim. Daha sonra küçük bir ara verdim. Bir çay içiyordum, tam güneş doğuyordu. O anda bir adam bana doğru geldi. Bana o kolyeyi uzattı ve dedi ki: ”Hayat, paylaşınca daha güzel. Birlikte bir çay içmeliyiz.”

Sizinkisi gibi sosyal projeler Türkiye’de fazla yok. Siz de retle karşılaştınız mı?

Murat: Evet, büyük şirketler bizi sevmiyor. Onlar yeni ürünlerini satmak istiyor. Bizse eski ve kullanılmışları kullanıyoruz. Başta bize binlerce telefon geldi. Bizi ikna etmeye çalışmaktan vazgeçmediler.. ”Neden yeni değil de kullanılmış eşya kullanıyorsunuz?” diye soruyorlardı.

Sinem: Buradaki insanlar henüz bizim modern paylaşma düşüncemizi anlamıyorlar. 21. yüz yılda yaşıyoruz, ama bazen hala çok eski kafalı düşünüyorlar. Bazen yeni, iyi fikirlerden korktuklarını düşünüyoruz (gülüyor).

Ajandanızda sırada ne yazıyor?

Sinem: Bir karavanla dünyayı gezip, insanların kullanmadıkları eşyaları toplayıp, ihtiyacı olanlara getirmek isterdik. Bu projeyi gerçekleştirmek için hala destekçiler arıyoruz, bir fon gibi mesela.

Murat: Daha büyük bir eve de taşınmak isterdik. Görüyorsunuz, küçük Hobbit House’umuz tıka basa dolu. Bunun için de, bizi projemizle mali anlamda desteklemek isteyen sponsor arıyoruz.

Eğer bir dileğiniz olsaydı: birinin kapınızın önüne bırakabileceği en güzel hediye ne olurdu?

Murat: Bir Westfalia karavanı! Onlar gerçekten süper (gülüyor)!

Credits
Yazı: Anna Kristina Bückmann
Fotoğraflar: Ali Fuat Karasu ve Bektash Musa
Çeviri: Bilge Dükkanci

Kanal D’deki haber

Sonrakİ yazı

Toplum & Hİkayeler

İstanbul çok havalı ya!

Filiz'in Köşesi

    Lust auf Lecker Newsletter?